Sizler için kaleme aldığım “Yapay Zeka Üzerinden İnşa Edilen Yarınlar” başlıklı yazımda, yapay zeka ve ona bağlı olarak kullanılan makine öğreniminin günümüzde birçok sektörü dönüştürdüğünden bahsetmiştim. Bu defa henüz çok konuşulmayan ama güçlü adımları şimdiden hissedilen duygu izleme teknolojilerinden bahsedeceğim.
Tüm teknolojiler ancak kullanıcıların hayatlarına gerçekten değer kattıklarında kalıcı olabilir.
Şimdiye dek bilgisayarlar klasik olarak nasıl hissettiğimizi çok fazla önemsemediler. Peki ya şimdi bir insanın etrafında olan bitene bağlı duyguları tanıma yeteneğini tanımlamak için kullanılan EQ ile eşleşme sağlanabilseydi?
Bu alanda çalışan pek çok teknoloji devi var. Derin öğrenme modellerini eğitmek için, milyonlarca “yüz” veri bankasına yükleniyor. Bu modeller üzerine inşa edilen sistemler, dünyadaki duyguların nasıl ifade edildiği ile alakalı farklılıkları gözlemlemeye devam ediyor.
Duygusal bilişimin gelişiyle; insanları duygularına göre tanıyabilen, yorumlayabilen, cevap verebilen sistemlerin ve cihazların bulunduğu bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz. Duygu izleme teknolojileri, insanların kendini ifade etme biçimleri üzerinde çalışıyor.
İnsanların kendilerini ifade etme biçimleri farklı farklı
İnsana özgü ifadenin yoğunluğu, bulunduğu coğrafyaya ve aldığı kültüre göre farklılık gösteriyor. Örneğin kadınlar “coğrafi koşullara göre” değişkenlik göstermekle birlikte, genellikle erkeklerden çok daha etkileyici konumda. Kadın ve erkeğin eşit duygusal etkiler verdiği ender ülkelerden biri İngiltere. Japonya ise bu konuda en zorlayıcı ülke. Japonlar cinsiyeti ne olursa olsun duygularını daha az gösteriyor. Toplumsal veriler genel kanı oluşturma noktasında mevcut sistemlere hız kazandırıyor.
Giderek daha fazla veri toplandıkça, kullanıcılar hakkındaki görsel bilgilerden kalp atış hızı verilerine ve bağlamsal bilgilere kadar, bir kişinin duygusal durumunun herhangi bir anda doğru bir görüntüsünü oluşturmak hiç olmadığı kadar kolaylaşıyor.
Apple, 2016 yılında, yüz ifadelerine dayalı duyguları kategorilere ayırmak için tasarlanmış bir teknoloji geliştiren Emotient’i satın almıştı. Peki Apple’a kalp atış hızımızı ölçmek yeterli gelecek mi?
Apple Watch’un kalp atış hızımızı okuma teknolojisine sahip olduğu günümüzde, bir insanın zaman içinde ruh halinin değişmesi gibi zihinsel sağlık verilerinin kaydedileceği günler çok uzak değil. Telefonunuza her baktığınızda işletim sisteminin yüzünüzü duygusal göstergeleri yakalamak için taraması, ruh halinizin günlük olarak izlenmesine imkan vermesi, fırsat dolu kapıların aralanmasına hız kazandıracaktır.
Amazon, geçen yılın sonlarında Alexa’yı kullanıcıların duygularını ve komutlarının hacmini izlemeye yönelik geliştirecek bir teknoloji patenti almıştı. Amazon’un algoritması, tavsiye sisteminden duygu analizine hızla geçebilecek mi?
Amazon, bu patent başvurusunda; “mutluluk, neşe, öfke, üzüntü, korku, iğrenme, can sıkıntısı” gibi ifadeleri tanıyabilecek ve buna göre “sesli reklamlar – promosyonlar gibi yüksek oranda hedeflenmiş sesli içerik” sağlanabileceği açıklamasını yapmıştı.
Şu anda, Amazon gibi şirketler, sizin ve sizin gibi müşterilerin satın aldığı önceki ürünleri temel alan tavsiye sistemlerini kullanıyor. Ancak mevcut sistemin bu patent sayesinde daha da ileriye giderek ve nasıl hissettiğinizi algılayarak “temel seviyede bile olsa” önerilerde bulunması zor olmayacak.
Duygu İzleme Teknolojileri = Doğru Ürün, Doğru Zaman, Doğru Kişi
Para harcamak söz konusu olduğunda, biliyoruz ki çoğumuz duygularımıza göre hareket ediyoruz. Doğru ürünü, doğru zamanda doğru kişiye sunmak için “orada bulunacak” duygu izleme teknolojileri, kelimenin tam anlamıyla birçok sektörü köklü bir değişime zorlayacaktır.
Duygulara odaklanan ve “Duygu İzleme Teknolojileri” üzerine sistem geliştiren, patent başvurusu yapan teknoloji devleri sadece Amazon ve Apple değil. Microsoft, Facebook, Google ve diğerleri cihazlara gömülü, sürekli arka planda çalışacak sistemleri geliştirme telaşında. Sosyal medya devleri duygu izleme konusunda algortimalarını çoktan değiştirdi. Yapay zeka destekli algortimalar popüler olan içerikleri daha fazla ekranımıza taşıyor. Popülerliği destekleyen ise kullanıcıların yarattığı olumlu veya olumsuz duygulardan başkası değil.
Son zamanlarda geliştirilen duygu tanıma algoritmaları; korku, öfke, mutluluk, üzüntü gibi ifadeleri kolayca algılayabiliyor. Daha karmaşık ifadeleri tanımlamakta ise henüz başarılı olamıyor. Öte yandan yarınlara açılan bu teknoloji konusunda gelebilecek ufak bir geliştirme bile zincir etki yaratacaktır.
Fayda görmeniz dileğiyle.