Ticaret Bakanlığı, E-İhracat Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında sınır ötesi ticareti stratejik yaklaşım olarak konumlandırırken, yüksek sepet ortalamalarına sahip ülkelere satış yapmak, küresel ekonomide Türkiye’nin payını güçlendirecek.
Koronavirüs pandemisi ile internetten alışveriş yapmak gündelik hayatın önemli bir parçasına dönüşürken, istatistikler de dünyanın üçte birinin e-ticaretten faydalandığını ortaya koyuyor. Ürün çeşitliliği ve fiyat avantajları sebebiyle, yurt dışından alışveriş de e-ticaretin önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Öyle ki, e-ihracatın 2022 yılında küresel olarak bakıldığında e-ticaretteki payının yüzde 20’ye çıkarak 627 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağı tahmin ediliyor.
COVID-19 ve özel kampanyalar Türkiye’nin e-ihracat hacmini artırdı
Sınır ötesi ticaretin artmasında, şehirli ve teknolojiyi hayatın her alanında kullanan genç nüfusun büyümesinin de önemli bir payı var. Bu durumun Türkiye’deki işletmeler için bir fırsat sunduğuna değinen Digital Exchange CEO’su Emrah Pamuk, “E-ticaretin gelişmesi ve yaygınlaşması, sınır ötesi elektronik ticaret için de önemli bir fırsat kapısı aralıyor. Bugün 1,5 trilyon dolarlık küresel e-ihracat pazarı var ve Türkiye de bu pazardan uygun fiyatlı, çeşitli ve kaliteli üretimiyle pay almak için iyi bir aday. COVID-19 salgınının etkisiyle körfez bölgesinde e-ticaret yüzde 850 arttı. Asya Pasifik bölgesi küresel pazarın beşte birinden fazlasını kapsıyor. Aliexpress gibi platformlarda Türkiye’deki satıcılar özel kampanyalarla bir haftada bir ayda yaptıkları cironun iki katını yapabiliyorlar. Ancak bu başarıların anlamlı ve kalıcı olması için sınır ötesi pazarlama çalışmalarının kuvvetlendirilmesine ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
Sınır ötesi pazarlama ile karşıdaki tüketiciye dokunabilmek gerekiyor
E-ihracat yapacak işletmelerin sadece ürünlerini karşı tarafa sunmasının yeterli olmadığını belirten Pamuk, pazarlama çalışmalarının da karşıdaki tüketiciye göre şekillenmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de 2019 yılındaki e-ticaret verilerine göre ortalama sepet büyüklüğünün 267 TL olduğunu, bu değerin Japonya’da 141 dolar, Kanada’da 100 dolar, Singapur’da 90 dolar, Avrupa genelinde ise 60 doların üzerinde olduğunu belirten Pamuk, son dönemde tüketicilerin tek noktadan alışveriş yaptığını ve e-ihracatta da birbirini tamamlayan ürünlerin, ciroları artırmada etkili olacağını ekledi.
Pazarlama çalışmalarında bir dilden diğerine çevirinin yerine yerelleşmenin önemini vurgulayan Pamuk, sözlerine şöyle devam etti: “Kültürel olarak karşı tarafı tanımak zorundasınız. Tıpkı yüz yüze satışta olduğu gibi elektronik ticarette de karşıda bir insan olduğunu hissettirebilmek ve samimi olmak önemli. Tüketicinin alışveriş davranışlarını bilmeniz ve buna göre içeriklerle satışlarınızı desteklemelisiniz. Özellikle e-ticaretin gelişmiş olduğu ülkelerde, tüketiciler içerik zenginliğine ve kalitesine önem veriyor. Genç nüfusun teknolojiyi çok iyi tanıdığını da düşündüğümüzde, sınır ötesi pazarlamada ürün bilgilerinin, görsel ve tanıtıcı metinlerin, video gibi hızlı yükselen trendlerin e-ihracata dahil edilmesi kaçınılmaz.”
Stratejiyi farklı format ve metriklere göre hazırlamak gerekiyor
Sosyal medya kullanım oranları, influencer içerikleri ve ölçüm göstergelerinin bile ülkeden ülkeye değiştiğini belirten Pamuk, “Digital Exchange olarak müşteri portföyümüz için farklı ülke ve bölgelerdeki tüketicilere erişim konusunda özel çalışmalar yapıyoruz. Burada her zaman hedeflediğimiz ülkeye ve tüketiciye göre bir planlama yaparak ilerliyoruz. Ürün ya da hizmetlerinizi tanıtabilmeniz için iletişim stratejinizin bir parçası da farklı formatlar ve metrikler olmalı. Bu planı baştan doğru kurgulayarak, kitleyi anlayarak ve doğru kanalı odaklanarak, özellikle satış odaklı çalışmalarda net bir mesaj iletebilmek mümkün oluyor” dedi.