İş Dünyası ‘Bulut’ların Üzerinde

Pandemi sonrasında hızlanan iş yapış şekillerindeki değişim sürüyor. Uzaktan ya da hibrit çalışmanın yaygınlaşması bulut teknolojisine ilgiyi artırdı. Mekân ve zaman bağımsız çalışmanın artması verilere her an her yerden erişimi önemli hale getirdi. Bulut tabanlı çözümler bu dönüşümde pek çok firmanın kurtarıcısı oldu.

2023 yılında da buluta gösterilen ilgi devam ediyor. Bulut bilişim günümüzde birçok işletmenin operasyonlarını daha etkili ve verimli bir şekilde yönetmesine yardım eden temel bir teknoloji haline geldi. İş yapış şekillerindeki dijital dönüşümün en önemli etkeni durumunda.

Bulut teknolojisinin pek çok yararı var. En başta gelen yararı şirket verilerine kolay erişim sağlaması. Binalardaki sabit diskler yerine buluta yüklenen her türlü bilgi, uygulama ve dosyaya her yerden erişimi mümkün kılıyor. Böylece iş süreçleri kesintisiz şekilde bağımsız olarak devam ediyor. Bu doğal afet ve felaket durumlarında da iş sürekliliğini sağlar. Bulut bilişimin diğer bir yararı da tasarruf. Firmaların kendi donanım ve altyapılarını satın almaları yerine ihtiyaçları doğrultusunda sunucu, depolama gibi ihtiyaçlarını kiralayabilmelerini sağlıyor. İşletmelerin kullandıkları kadar ödemelerini sağlıyor.Yapay zekâ, nesnelerin interneti, veri analitiği gibi uygulamalar sayesinde bulut bilişim, gittikçe artan veri miktarını işleyip akıllı uygulamalar üzerinde çalışmamıza olanak sağlayan çok önemli bir teknoloji haline geldi.

Türkiye’de bulut teknolojilerinin kullanımı giderek artıyor. Henüz istenilen düzeyde değil ama farkındalık giderek artıyor. Büyük firmalar yanında KOBİ’lerin de artık önemini kavradığı bulut teknolojisi önemli bir ekonomi de yaratıyor. Türkiye’de bulut pazarının 2030 yılında 1.5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Dünyadaki pazar için tahmin ise 1.5 trilyon dolar. Ciddi bir gelişim ve kullanım söz konusu. Bulut, 2024 yılında inovasyon ve fırsatlarda sürücü güç olmaya devam edecek. 2024 yılında bulut bilişimdeki göreceğimiz trendler şöyle:

2024 YILININ TRENDLERİ

*ÇOKLU VE HİBRİT BULUT: Son yılların gözdesi olan bu iki terimi, 2024 yılında da duymaya devam edeceğiz. Farklı satıcılara ait birden fazla bulut kurulumunun kullanılması anlamına gelen çoklu bulut her yerde buluta doğru atılan önemli bir adım. Her yerde bulunan bilişim sistemleriyle, platformları değiştirmek yerine her bir kuruluşun en iyi yaptığı şeyden yararlanacağız. Çoklu bulut kullanan firmaların oranının 2024 yılında artacağı tahmin ediliyor. Maliyet ve esneklik avantajı sunuyor. Çoklu ve hibrit bulutun popülerliği artmaya devam edecek.

*BULUT ODAKLI İNOVASYON: Bulut bilişim yapay zekâ, nesnelerin interneti, blok zincir gibi birçok önemli teknolojiye açılan bir kapı olabilir. Doğrudan mimariye ve altyapıya yatırım yapma ihtiyacını ortadan kaldıran bulut bilişim sayesinde işletmeler, gelişmekte olan teknolojilerin faydalarını değerlendirmek için 2024 yılında her zamankinden daha kolay girişimleri başlatabilir. Düşük kodlu ve kodsuz bulut hizmetleri, işletmelerin derin teknik uzmanlık gerektirmeden uygulama ve hizmet geliştirmesine olanak sağlıyor. Bu çözümler geliştirme sürelerini hızlandırabilir ve maliyetleri düşürebilir. Ayrıca bulutta da inovasyon görebiliriz. Genel bulutta, muhtemelen bir doygunluk noktasındayız. 2024 yılına girerken, belirli dikey bulut hizmetleri için inovasyon görmeyi bekliyoruz. Trend, mevcut sistemleri desteklemek yerine, bu sistemleri bir sonraki seviyeye nasıl taşıyacağımızla ilgili olacak.

*SÜRDÜRÜLEBİLİR BULUT: Kuruluşların çevresel, sosyal ve yönetişim önlemlerine (ESG) veya belirli bir ülke tarafından belirlenen bazı yasa ve yönetmeliklere uyması gerekebilir. Bazı işletmelerin daha sürdürülebilir olmayı düşündüklerinde ilk aklına gelen, rüzgâr ve güneş enerjisiyle çalışan bir veri merkezine geçmek olabilir. Ancak bu tesislerde kullanılan uygulamalar gerekenden beş kat daha fazla CPU döngüsü harcayabilir ya da mimarileri uygunsuz bir şekilde optimize edildiği için gereğinden fazla depolama alanı kullanabilir. Bu durumda sürdürülebilirlik sorununu çözmenin en iyi yolu, uygulamaları yeniden yapılandırmaktır. Büyük bulut hizmeti sağlayıcılarının hepsi sadece kendi operasyonları için değil, aynı zamanda hizmetlerini kullanan müşterilerinin karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı olmak için net sıfır taahhütlerinde bulundular.

*EDGE COMPUTING HER YERDE: Edge Computing veri işlemeyi kaynağa yaklaştırarak gecikme ve gerçek zamanlı uygulamalar için performansı artırır. IDC’ye göre Edge Computing harcamalarının 2025 yılına kadar 274 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Burada iOT ve 5G’deki büyüme de sürücü güç olacak. Edge AI, hızla gelişmekte olan bir teknoloji teması. Edge’in evrimiyle birlikte veriler ülkeye göre daha yerelleştirilmiş olacak. Yapay zekâ modellerinin yerel olarak konuşlandırılmasını da gerektiren bölge Edge’de yönetiliyor.

*YAPAY ZEKA ENTEGRASYONU: Yapay zeka, üretken yapay zeka ve makine öğretimi teknolojik altyapıya giderek daha fazla entegre oluyor. İşletmelerin görevleri otomatikleştirmesine, veriye dayalı kararlar almasına ve müşteri deneyimlerini kişiselleştirmesine olanak sağlıyor. Hataları, sosyal etiği ve insan önyargılarını azaltmak için yapay zekâ destekli sistemlerin tasarlanması, test edilmesi ve operasyonel hale getirilmesi gerekecek.

*BULUT GÜVENLİĞİ: İşletmeler daha hassas verilerini bulut ortamına taşıdıkça bulut güvenliği çok önemli hale geldi. Bulut sağlayıcıları, bulutu korumak için güvenlik çözümlerine büyük yatırımlar yapıyor. Gartner raporu, bulut güvenliği harcamalarının 2026 yılına kadar 170,4 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Bilgisayar korsanları yapay zeka destekli yeni saldırı biçimleri geliştirdikçe veri hırsızlıkları ve ihlallerinin sıklığı ve şiddeti artıyor ve bir insan tarafından erişilmesi gereken herhangi bir sistem her zaman sosyal mühendislik saldırılarına karşı risk altında olacak. Bu da güvenlik ve esnekliğin tüm bulut sağlayıcılarının ve müşterilerinin gündeminde üst sıralarda yer aldığı anlamına geliyor.

*FELAKET KURTARMA: Doğal afetler işletmeler için her zaman tehdit. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Küresel Riskler Raporu, bu felaketlerin önümüzdeki iki yıl boyunca en ciddi ikinci küresel risk, önümüzdeki on yıl boyunca ise en ciddi üçüncü risk olacağını öngörüyor. Bu da felaket kurtarmanın, özellikle de bulut tabanlı felaket kurtarmanın her zamankinden daha önemli olduğu anlamına geliyor.

Total
0
Shares
Önceki haber

Volkswagen, Audi ve Porsche Tesla’nın Şarj Standardına Geçiyor

Sonraki haber

Ddos Saldırılarının Artmasına Neden Olan 7 Faktör

İlginizi çekebilir