Pandeminin Gölgesinde Ekonomik Göstergeler

COVID-19 salgını ile birlikte 2020 yılına dair yapılan analiz ve planlar anlamını yitirdi. Salgın tüm önceliklerimizin ve beklentilerimizin değişmesine sebep oldu. Durumla baş çıkmaya çalışan hükümetler ise, para ve maliye politikası adımlarıyla sorunları hafifletmeye çalıştı. Dünyanın en büyük ekonomilerinin resesyona girdiği, dijital dönüşümün tüm süreçlerde etkisini hissettirdiği, likiditenin anormal seviyelere çıktığı bir dünyaya adım attık. Şirketler salgının neden olduğu zorluklarla yüzleşmek için teknolojiden güç aldı. COVID-19 işletmelerin iş yapış biçimlerini kökten değiştirdi. Dijital dönüşümleri hızlandırmak, yeni yatırımları yönetmek ve talepleri karşılamak için yeni yeteneklere duyulan ihtiyaçlarını artırdı.

Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlayabilmek adına art arda önemli destek paketleri açıkladı. Bankalar yıl içerisinde açıkladıkları ekonomiye destek paketlerinin kapsamını artırdı. BDDK, TBB gibi finans sektörünün en üst kademesindeki kurumlar da verdikleri güçlü tavsiye kararlarıyla bu süreci destekledi. Yapılan kredi anlaşmaları ve yeni kaynak teminleri ile birlikte, başta kamu bankaları olmak üzere, reel sektöre ve bireysel müşterilere sunulan destekler arasında; uygun maliyetli krediler, ödemesiz dönem uygulamaları çözüm önerileri yer aldı. 

Türkiye 2019 yılını pozitif büyüme ile kapatmayı başarmıştı.

Bu dönemde, yerleşik hanehalklarının ve hanehalkına hizmet eden kâr amacı olmayan kuruluşların toplam tüketim harcamaları, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %6,8 artış gösterdi. 2020 yılına gelindiğinde ise ülke ekonomisi Temmuz-Eylül çeyreğinde yıllık %4,9 oranında toparlanan Çin de dahil olmak üzere tüm G-20 ülkelerini geride bıraktığını görüyoruz. Euro Bölgesi GSYİH’si üçüncü çeyrekte %4,4 azaldı. Diğer büyük ekonomiler arasında ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere bu dönemde sırasıyla %2,9, %3,9, %4 ve %9,6 daraldı. Veriler, üçüncü çeyrekte finansal sektör aktivitesinin %41,1, bilgi ve iletişim %15, sanayi %8, inşaat %6,4 ve tarımın %6,2 arttığını gösteriyor. Hizmetler sektörünün katma değeri “toptan ve perakende ticaret, nakliye, depolama gibi” faaliyetlerinin ise yıllık %0,8 arttığını görüyoruz.

Yılın ilk yarısında koronavirüs salgını, bütçe görünümünü olumsuz etkilemişti.

Üçüncü çeyrekte normalleşme adımlarıyla artan talep ve satışlar, vergi gelirleri aracılığıyla bütçeye pozitif bir katkıda bulundu. Pandeminin özellikle ilk döneminde hızlı genişleyen yıllık bütçe açığı, son dönemdeki toparlanmasıyla Haziran’dan bu yana en düşük seviyeye geldi. Kasım’da merkezi yönetim bütçe dengesi geçen yılın aynı dönemine göre %72,7 artarak 13,4 milyar TL fazla verdi.

Türkiye iş dünyası ise pandeminin getirdiği zorlukların aşılmasında direnç göstermeyi sürdürüyor.

Şirketler, bu dönemde potansiyellerini en üst düzeye çıkaracak, yeni ortama uyum sağlamalarını, büyümelerini ve beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmalarını destekleyecek sürdürülebilir çözümlere odaklanıyorlar. HSBC Grubu’nun hazırladığı ‘Navigator Raporu”na göre, “Türkiye’deki şirketlerin %68’i 2021 yılında gelirlerinde artış kaydedeceklerini öngörürken, yarısı gelirlerindeki bu artışın %5’ten fazla olmasını bekliyor. Bununla birlikte; şirketlerin büyüme fırsatlarını yakalamak ve potansiyel güçlüklerin üstesinden gelmek için kullanacakları en önemli stratejiler arasında yeni pazarlara açılma, maliyetlerin azaltılması ve nakit akışının iyileştirilmesi yer alıyor.” Rapora göre; Türkiye’deki şirketlerin %73’ü uluslararası ticaretin son dönemde zorlaştığını ve 2021’de de yeni güçlüklerle karşılaşılacağını düşünse de, %66’sı gelecek 1-2 yıllık dönemde uluslararası ticaret görünümünün olumlu geçeceği diğer beklentiler arasında.

İçinden geçtiğimiz dönem eski ve kalıplaşmış sistemlerin yıkılışını da hızlandırıyor.

Daha şeffaf, katılımcı ve vizyoner bir sistemin oluşumuna ivme katıyor. Her şeyin online’a doğru zorlandığı bu kriz dönemde, finansal planlama ve varlık yönetiminin de artık online olması tartışılmaz bir gerçeğe dönüşüyor. Pandemi dönemi aynı zamanda mevcut sistemlerin yeniden gözden geçirildiği ve etkin çözümlerin sürdürüleceği, eskimiş ve esnekliğini yitirmiş sistemlerin ise tarihe karışacağı bir dönem olarak öne çıkıyor. Üretime ara veren fabrikalar ve tüketimden uzaklaşan hane halkı başta olmak üzere ekonomik dünyanın hiçbir unsuru normal hayatına geri dönemiyor.

Salgının sürecinin ardından ekonomi dışında gündeme gelecek diğer konular da büyük önem taşıyor.

Bu sürecin ardından hükümetlerin genel politikalarının değişimine, iş dünyasında daha önce sadece kâğıt üzerinde yer alan modellerin yeni normallerimiz oluşuna ve genel itibarıyla hayatımızdaki önceliklerin yeniden sıralanmasına ve kalıcı oluşlarına şahit olacağız.

Covid-19’a karşı aşı ve tedavide ilerleme beklentileri artırarak belirsizliği azaltıyor.

IMF, “Uzun ve zor bir tırmanış” başlığı ile yayımladığı Ekim 2020 Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonominin nisan ayındaki “büyük karantina” sırasına yaşadığı düşüşün derinliklerinden tırmanışa geçtiğine işaret ediyor. Covid-19 salgını yayılmaya devam ederken, birçok ülkenin normalleşme sürecini de yavaşlatıyor.

ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan 2021 yılında Türkiye için yüzde 3.6 olarak öngördüğü büyüme tahminini 3.0’a çekti. OECD ise 2021 büyüme tahminini yüzde 3.9’dan yüzde 2.9’a düşürdü. Dünya Ekonomik Görünüm raporunda Türkiye’nin GSYH’sının bu yıl 649 milyar dolar, 2021’de ise 652 milyar dolar olması bekleniyor. Bu veriler gerçekleşirse Türkiye uzun yıllar sonra ilk kez en büyük 20 ekonomi listesinin dışında kalacak gibi görünüyor. Bu durum, küresel ekonomiye ilişkin umutların arttığı 2021 yılında, Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın görece daha zorlu olacağı anlamına geliyor.

Total
0
Shares
Önceki haber

Geliştiriciler, Zoom Özelliklerini Kendi Uygulamalarına Entegre Edebilecek

Sonraki haber

Uzaktan ve Seri Üretimde 3D Yazıcılar Sahneye Çıkıyor

İlginizi çekebilir