Hızla gelişen teknoloji günlük yaşamları ve iş ortamlarını dijital dünyayla artık daha fazla iç içe kıldığı bir gerçek. Durmaksızın ivme kazanan teknoloji günlük rutinlerden iş çözümlerine kadar her alanda devrimsel yenilikler sunarak zaman ve ekonomik anlamda tasarruf imkanı sağlıyor.
Yapay zekanın analizine bırakılmış, verideki üssel artışla beraber dijital depolardaki terabaytlarca alan kaplayan büyük veriden akıllı cihazların birbiriyle iletişimini mümkün kılan nesnelerin internetine (IoT), verinin muhafazası ve aktarımı günümüzde her zamankinden daha kritik bir öneme sahip.
Öte yandan gelişen teknoloji beraberinde evrilen siber saldırı yöntemleri, dijital varlıkların güven altına alınmasında geleneksel korunma sistemlerini işlevsiz kılıyor. Bugün gelinen noktada şifreler ve PIN’ler etkin kimlik doğrulama yöntemleri olarak öncü olmaktan çok uzakta. Gelişen siber saldırı riskleri karşısında uzun ve karmaşık hale getirilen şifreler, iki faktörlü koruma yöntemiyle güçlendiriliyor. Fakat bu adımlar kimlik doğrulama sürecini daha uzun ve karmaşık hale getirirken, iki faktörlü koruma yöntemi de güvenilir bir doğrulama metodu olma konusunda beklentileri karşılayamıyor. Yaşanan bir örnekte bilgisayar korsanlarının AT&T hesabında SIM takası yaparak 24 milyon USD civarında bir tutarı ele geçirdiği biliniyor.
Bu noktada kişinin fizyolojik ve davranışsal özelliklerine dayalı olan biyometrik kimlik doğrulama sistemleri, hem tüketiciler hem de işletmeler için güvenli bir alternatif haline geldi. Daha hızlı ve emniyetli bir korunma sağlayan biyometrik teknolojiler, şifre ve PIN’lerin unutulması ve kaybolması riskini de ortadan kaldırıyor. Biyolojik özelliklerden elde edilen veriler, erişim sağlamak isteyen kişinin kimlik tespitine dair önemli bilgiler içeriyor.
Damarlarınız artık şifreniz
Bilgi teknolojilerinin yükselişi, veri koruma ve erişim kısıtlamasının gerekliliği beraberinde kimlik doğrulama uygulamalarının sağladığı güvenlik seviyesi artık kritik önem taşıyor. Tek başına yetersiz kalan şifre ve PIN’lere dayalı koruma sistemleri, dijital varlıkların güvence altına alınmasında yerlerini süratle biyometrik ölçülere dayalı siber güvenlik önlemlerine bırakıyor.
Biyometrik güvenlik sistemleri bir bireyin ömrü boyunca değişmeyen fiziksel ve davranışsal özellikleriyle geliştirilen kimlik doğrulama yöntemleri olarak pek çok alanda standart halini aldı. Parmak izi okuma, retina ve iris tanıma, yüz ve damar tarama metotları yanı sıra, sensör teknolojilerinin geldiği noktada %15 hata oranıyla çalışan vücut kokusu tespiti en etkin biyometrik kimlik doğrulama yöntemlerinden birisi olarak kabul görüyor.
Bugün hastanelerde hastaların kimliğini belirlemeden bankacılık ve e-ticarette dijital ödemelerin kabulüne kadar pek çok alanda biyometrik kimlik doğrulama yöntemlerinden istifade ediliyor. Pazar analiz şirketi ResearchandMarkets’e göre 2023 yılına gelindiğinde biyometrik doğrulama ile ödeme sistemini kullanacak tüketici sayısının 2,6 milyarı bulacağı öngörülüyor. Bu, bize perakende mağazalar ve e-ticaret sayfalarının yarının dünyasına hazırlanmak için ne gibi değişikliklere gitmesi ve hangi tür siber güvenlik teknolojileriyle önlem alması gerektiği konularında önemli fikirler veriyor.
Gelişen teknolojiye paralel olarak pek çok iş sektöründe ticari faaliyetler süratle dijitale dönüştürüldü. Mobilitenin de artışıyla tüketiciler internet destekli cihazlar ile ticari işlemlerini her an her yerde gerçekleştirebiliyor. Firmaların karlılığa devam edebilmesi için tüketicilerin değişen alışkanlıklarını gözlemlemesi ve bu doğrultuda çözümler üreterek müşteri memnuniyeti sağlaması gerekiyor.
Biyometrik veriler müşteri ilişkileri yönetiminde çığır açıyor
Müşteri deneyimini geliştirme ve memnuniyeti arttırma konusunda biyometrik teknolojilerin CRM’e entegrasyonu önemli bir rol oynuyor. Biyometrik teknolojiler sayesinde tüketicilerin davranışlarını anlamada ve kişiye özel hizmet sağlanmasında kritik öneme sahip veriler edinmek mümkün.
Biyometrik teknolojiler sayesinde tüketicinin servis hizmetleri veya uygulamalara erişimi daha güvenli ve hızlı bir hale getiriliyor. Bu sayede, örneğin çevrimiçi bankacılık işlemleri pürüzsüz ve sekteye uğramadan gerçekleşiyor. Müşterilerinin satın alma alışkanlıklarını anlamak isteyen perakende mağazaları biyometrik teknolojiler ile ziyaretçilerini gözlemliyor. Elde edilen veriler müşterinin en çok hangi alanda zaman harcadığı ve yeni bir ürünle karşılaştığında nasıl tepkiler verdiği gibi önemli ipuçları içeriyor. Bu veriler ışığında hareket eden mağaza sahipleri daha iyi bir alışveriş deneyimi yaşatmak için mağaza tasarımını ve ürün kataloğunu beklentiler doğrultusunda geliştiriyor.
Sunduğu hizmet kalitesiyle küresel bir başarı yakalayan Netflix içerik aramalarında ses tanıma sisteminden faydalanıyor. Büyümesini müşteri memnuniyetine borçlu olan e-ticaret devi Amazon, Alexa isimli cihazıyla sesle ürün siparişini mümkün kılarak tüketicilerin zamandan tasarruf etmesini sağlayan pratik bir çözüm sunuyor. Kullanım alanları yaygınlaşan bu sistemler; veri güvenliği ve gizliliği söz konusu olduğunda ise büyük tartışmalara konu olacağı kuvvetle muhtemel.